Walterinnesia morgani (Çöl Kobrası, Siyah Kobra)

Walterinnesia morgani (Çöl Kobrası, Siyah Kobra)

Walterinnesia morgani

(Çöl Kobrası, Siyah Kobra)

Şube:  Chordata (Kordalılar)
Sınıf:   Reptilia (Sürüngenler)
Takım:  Squamata (Pullular)
Alt Takım:  Serpentes (Yılanlar)
Familya:  Boidae (Kırbaç Yılanları)
Cins:  Walterinnesia
Tür:  morgani
TÜRKİYE KAYDI:  VAR

      Walterinnesia morgani (Çöl Kobrası, Siyah Kobra) olarak bilinen bu tür "Elapidae" (Elapid Yılanlar) familyasına dahil "ZEHİRLİ" türlerden biridir. Bu tür Naja morgani, Atractaspis wilsoni, Naia morgani sinonim tanımlarıyla da karşımıza çıkar.
     Bu tür ülkemizde Güneydoğu Anadolu bölgemizde uygun biyotop bulduğu bölgelere yayılmış olarak kabul edilirken, ülkemizdeki ilk kayıt 2001 yılında Şanlıurfa civarından oluşturulmuştur. Tür ile ilgili kayıtlar da yine Şanlıurfa ve Kilis yakın çevresinden oluşturulmuştur. Dolayısı ile Şanlıurfa ve Kilis çevresinde yaşam süren, ülkemizde yaşayan tek kobra türü olarak bilinir. Bu türün vücut boyu ortalama 200 cm aralığında olup çok istisnai olarak birkaç cm daha büyüklerine de rastlanabilir. Gözleri nispeten iri, göz bebekleri yuvarlak olan bu türün vücudunu kaplayan pullar vücudun ön yarısında (boyundan itibaren vücut uzunluğunun kuyruğa doğru yarısına kadar) karinasız (çıkıntısız, düz) yapıda olup, vücudun arka yarısında ve kuyruk üstünde bariz şekilde karinalı (çıkıntılı) yapıdadır. Türün kuyruk altı pullarından bazısı tektir. Bu tür “Colubridae” familyasına dahil zehirsiz türlerden olan Dolichophis jugularis (Kara Yılan) ile karıştırılabilir. Bundan dolayı iki türün kafa yapısı, pul yapısı vb. ayırt edici tüm özelliklerin iyi bilinmesi ve doğru ayırt edilebilmesi gerekir. (Mesela, D. Jugularis türünün vücudunu kaplayan pulların tamamı düz (karinasız) iken, W. morgani türünün vücudun ön yarısındaki pullar düz (karinasız), arka yarısındaki (kuyruk üstü de dahil) pullar bariz karinalı (çıkıntılı) yapıdadır.). Sırt tarafı parlak siyah renkli ve lekesizdir. (Bazı bireylerde sırt rengi parlak çok koyu kahverengi olup lekesizdir.). Genç bireylerde sırt zemin rengi üzerinde hafif açık renkli lekeler bulunabilir, fakat erginlik evresinde bu lekeler kaybolup, sırt tamamen lekesiz parlak renkli halini alır. Baş üzerinde simetrik düzenli 9 plak bulunur. Anal plak 2, subcaudal (kuyrukaltı) plaklar az sayıda (ortalama 40-53) olup, en öndekiler ( ortalama 1-13) tek, diğerleri ise çifttir. Ventral kısım (karın altı bölgesi) sırt renginden daha açık tonlarda veya koyu mavimsi gri tonlarda ve lekesizdir. Tür sabit ve büyük zehir dişlerine sahip olup(üst çenenin en önünde bir çift), zehir dişleri gerisinde maksil kemiği üzerinde başka diş bulunmaz.
     Bu tür habitat olarak genellikle az bitkili taşlık bölgeler, kayalıklar, vadi yamaçları, taşlık yamaçlar, açık yamaçlar, kurak bölgeler, stepler, çöl veya çölümsü bölgeler gibi biyotopları tercih eder. Bu türe terk edilmiş tenha bahçelerde, vadi ve vaha gibi yerlerde de rastlanabilmektedir. Taş altlarını, kaya oyuk/yarıklarını, kemirgen yuvalarını mesken olarak kullanır. Nocturnal (gececil) olan tür gündüzleri yer altında, mesken olarak seçtiği yerlerde zaman geçirip, geceleri aktif olur ve geceleri avlanır. Avının geçtiği yolları özellikle dili yardımıyla koku moleküllerini ayırt ederek takip eder ve gece serinliğinde uyuşuk olan avını olduğu yerde tespit edip ısırarak zehirler. Avının felç olmasını veya ölmesini bekleyip, daha sonra avını bir bütün olarak yutar. (Enerjisi düşükse avını izlemek yerine, kokusunu aldığı avının geçiş yolu üzerinde kendisini kamufle edecek şekilde yatıp bekleyerek avının kendisine gelmesini, yol üzerinde önünden geçmesini bekler. Avı uygun pozisyonda olduğu anda avını çok hızlı şekilde ısırarak zehirler ve avının felç olmasını yahut ölmesini bekleyip, avının kokusunu takip ederek avını düştüğü yerde bulur ve bir bütün olarak yutar.) Ürktüğü zaman gövdesini yassıltarak yere yapıştırıp, kafasını yuvarladığı gövdesinin altına sokmaya çalışır. Fakat çok üstüne gidilirse ve kendisini tehdit altında hissederse yüksek sesli tıslamalarla birlikte ani ısırma atağı gösterileriyle karşısındakine gözdağı vererek uzaklaştırmaya çalışır. Çok üstüne gidilir ve köşeye sıkıştırılırsa son çare olan kendisini koruma silahını kullanarak, karşısındakini zehirli dişleri ile ısırıp zehrini zerk eder. Tür için aktivasyon zamanı Mart ayından itibaren Ekim ayına kadarki dönemdir. Bu tür ortalama 500-1000 metre rakıma kadar görülebilmektedir. Beslenme alışkanlığı genelde avlayabildiği kemiriciler, kuşlar, kertenkeleler, kurbağalar, yılanlar ve genel olarak küçük omurgalı canlılar üzerinde yoğunlaşır. Zehri sinir sistemini tahrip eden özellikte olup, acılı bir ölüme yol açar. Genel olarak “Elapidae” familyasına dahil türlerin zehirlerinde karakteristik klinik belirtiler gösteren nörotoksinler baskındır. Bu türün zehrinin baskın olarak Postsinaptik Nörotoksinler (sinir-kas kavşağını işlevsiz hale getiren zehir) içerip, muhtemel olarak Miyotoksin ve Nekrotoksin içermediği, Prokoagülan, Antikoagülan, Nefrotoksin ve hemorajik etken madde içermediği bilinmektedir. (Bilimsel terimlerin açılımını tür açıklamasının hemen altındaki dipnottan inceleyebilirsiniz.)
     Bu tür gözden uzak ve gizli yaşamayı tercih eden bir tür olduğundan karşılaşılması çok zor türlerden birisidir. Ovipar (yumurtayla çoğalan) bir tür olup, türün üreme biyolojisi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır.
     İnsandan uzak durmayı tercih eden, gözden uzak yaşayan ve nadir olarak görülebilen türlerden birisi olmasının yanında, insanla karşılaşması anında sıkıştırılmadığı sürece derhal insandan uzaklaşmayı tercih eden bir türdür. Üstüne gidilmediği, sıkıştırılmadığı ve uzaklaşabilmesi için gerekli açıklık bırakıldığı sürece insandan uzaklaşmayı tercih edecektir. Fakat köşeye sıkıştırır ve uzaklaşması için yeterli alan bırakılmazsa yüksek sesli tıslamalarla birlikte, hızlı ısırma saldırısı gösterileri ile karşısındakine gözdağı vermeye çalışır. Daha da ısrarla üzerine gidilirse ve kendisini ciddi tehlike altında hissederse, kendisini tek savunma silahı olan zehir bezlerine bağlı dişleri ile ısıracaktır. Zehri bilim dünyası tarafından insan hayatı için risk oluşturabilecek düzeyde etkili olarak kabul edilip, dikkat edilmesi gereken yılan türlerinden birisi olarak literatüre alınmıştır. İnsanların bu türe karşı “ZEHİRLİ” olmalarının yanında, zehrinin insan hayatını riske sokabileceği için dikkat etmeleri gerekmektedir.

Küresel Yayılım: Türkiye, Irak, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşmiş Arap Emirlikleri bölgelerinde tür kaydı bulunmaktadır. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu bölgesinde uygun biyotop bulduğu bölgelere yayılmış olarak kabul edilirken, ilk Türkiye kaydı 2001 yılında Şanlıurfa civarından oluşturulmuştur. Tür ile ilgili kayıtlar da yine Şanlıurfa ve Kilis yakın çevresinden oluşturulmuştur. Dolayısı ile Şanlıurfa ve Kilis çevresinde yaşam süren, Türkiye'de yaşayan tek kobra türü olarak bilinir. Nörotoksin: Genel olarak sinir sistemine etki eden zehir.

Miyotoksin: Ciddi şekilde kas nekrozuna sebep olan, enzimatik olmayan bir mekanizmaya sahip zehir. Bazı yılan türlerinin zehirlerinde bulunan miyotoksinler diyafram kasını felç ederek ölüme sebep olurlar.

Prokoagülan: Kanın pıhtılaşmasına öncü olan, kan pıhtılaştırıcı etken madde.

Antikoagülan: Kanın pıhtılaşmasını engelleyen etken madde.

Nefrotoksin: Böbrekler üzerinde etki gösteren ve vücudu böbrekler üzerinden etkileyen zehir.

Kardiyotoksin: Kalp üzerinde etki gösteren ve vücudu kalp üzerinden etkileyen zehir. Bazı yılan türlerinin zehirlerinde bulunan kardiyotoksinler kalbi durdurarak ölüme sebep verirler.
Nekrotoksin: Dokuyu öldüren, dokuyu parçalayan özellikteki zehir.

Hemorajik Etken Maddeler: İç veya dış kanamaya sebep olabilecek maddelerdir. Bazı yılan türlerinin zehirlerinde bulunan hemorajik etken maddeler iç kanamaya sebep olur.