“Hayvanlar Alemi”nin Sınıflandırılması

"Hayvanlar Alemi" nin Sınıflandırılması

     Hayvanlar alemini oluşturan canlılar ökaryot yaşam formlarıdırlar. Yaşamları için gerekli besin maddelerini yaşam ortamlarından hazır olarak alırlar ki, buna bağlı olarak heterotrofturlar. Bu canlıların çoğunluğu epitel, bağ, sinir, kas gibi dokulara sahiptirler. (Ökaryot: Hücre yapılarından bir çekirdek ile diğer organellere sahip canlı grubunun genel adıdır.) (Heterotrof: Yaşamları için gerekli olan besin maddelerini kendi vücut yapılarında üretemeyen, besin maddelerini dışarıdan hazır olarak alan canlı formudur. İnsan, hayvan, mantar türleri ile birlikte birçok bakteri türü bu gruba dahildirler.) Hayvanlar, “Omurgasızlar”, “İlkel Kordalılar” ve “Omurgalılar” olarak üç ana grupta incelenirler.

1. OMURGASIZLAR:
     Bu grup dahilinde incelenen hayvanların çoğunda iç iskelet yapısı bulunmadığı gibi bazılarında vücudun dış kısmını örtüp destekleyen bir dış iskelet bulunur. Omurgasız hayvanlarda yaşamlarının hiçbir evresinde vücut desteği olarak notokord (sırt ipliği) bulunmamasının yanında embriyonik evrede solungaç yarığı bulunmaz. Omurgasız hayvanlarda çoğunlukla açık dolaşım sistemi gözlemlenir.

     Omurgasız hayvanlar 6 ana başlık altında incelenir;
- Süngerler
- Sölenterler
- Solucanlar
- Yumuşakçalar
- Eklem Bacaklılar
     • Böcekler
     • Örümceğimsiler (Araknidler)
     • Kabuklular
     • Çok Ayaklılar (Çok Bacaklılar)
- Derisi Dikenliler

Süngerler :
       Az bir bölümü tatlı sularda olmakla birlikte, çoğu denizlerde yaşayan bu canlıların vücutlarında “por” olarak adlandırılan delikler bulunur. Eşeyli ve eşeysiz üreyebilen, simetrisi olmayan, dokuları tam olarak gelişmemiş olan bu yaşam formu sinir ve kas dokusuna sahip olmamasının yanında, kendilerine has bir iç iskelete sahiptirler. En çok bilinen türlerden birisi denizlerden çıkarılan banyo süngeri, rengarenk Neptün kadehi süngeri, Kabuki süngeri türleri örnekler arasındadır.

Sölenterler :
     Işınsal (radial) simetriye sahip, az bir bölümü tatlı sularda, çoğu denizlerde yaşayan bu canlıların organları embriyonik evrede ektoderm (dış deri) ve endoderm (iç deri) olarak iki doku tabakasından farklılaşarak meydana gelir. Sindirim sistemleri incelenirse, sindirim vücutlarının ortasında yer alan bir boşlukta gerçekleşir. Bu sindirim boşluğuna açılan bir delik bulunup, bu delik hem besinlerin alınmasında ağız, hem de sindirilen besin artıklarının atılmasında anüs olarak görev yapar. Ağız/Anüs deliğinin etrafında besinleri içeri çekmeye ve sindirim boşluğuna itmeye yarayan tentaküller bulunur. (Tentakül: Omurgasız hayvanların hareket etmesini, tutmasını ve çevresini algılamasını sağlayan duyarga, uzantı, dokunaç organı.). Eşeyli veya eşeysiz üreyebilen ve merkezi sinir sistemi bulunmayan bu canlılarda solunum ve boşaltım için özel organlar bulunmaz. Mercan, Deniz Şakayığı, Denizanası, Hidralardan (Hydrozoa (Knidliler Sınıfı)) Obelia, Hidra gibi canlılar sölenterlere örnektir.

Solucanlar :
     İki taraflı (bilateral) simetriye sahip olan bu canlılarda embriyonik evrede organlar ektoderm (dış deri), mezoderm (orta deri) ve endoderm (iç deri) olarak üç doku tabakasından farklılaşmıştır. Solucanlar üç grupta incelenir;

     - Yassı Solucanlar
     - Yuvarlak Solucanlar
     - Halkalı Solucanlar

a - Yassı Solucanlar :
     İnsan ve hayvan türlerinde parazit olarak yaşam süren yassı, oval ve uzun yapılı vücutlu bu canlılarda, sölenterlerde olduğu gibi hem ağız, hem de anüs görevi gören açıklık bulunduğu gibi, solunum ve boşaltım sistemleri gelişmemiştir. En tanınmış örneklerinden, tenya (yassı solucan), karaciğer kelebeği, planarya öne çıkan türlerdir.

b - Yuvarlak Solucanlar :
     Bazıları serbest, bazıları parazitik olarak yaşam süren bu omurgasız hayvan türlerinin birçoğu bitki, hayvan ve insanlarda parazit olarak yaşam sürer. Vücutları uzun, silindirik yapıda ve bilateral (iki taraflı) simetriye sahiptir. Marin nematodları, hayvan parazitleri, insan parazitleri, karasal nematodlar olarak gruplandırılırlar. Sindirim sisteminin ağız ve anüs olmak üzere iki açıklıktan oluşması durumuna ilk kez bu grupta rastlanmıştır. Solunum ve boşaltım sistemleri gelişmemiştir. En tanınmış örneklerinden, Kancalı Kurt, Askarid (Ascaris), Trişin, Fil Hastalığı Solucanı türleri öne çıkan türlerdir.

c - Halkalı Solucanlar :
     Karada, denizlerde ve tatlı sularda serbest yahut parazit olarak yaşam süren türleri olan halkalı solucanların vücutları birbirine benzeyen segmentlerden (bölme) oluşmuştur. Kapalı dolaşım sistemine sahip bu yaşam formunda sindirim kanalı iki açıklıktan oluşan özel bölümlerden oluşur. Boşaltım için gelişmiş boşaltım sistemine sahiptirler. Solunum, karada yaşayan türlerinde difüzyon yolu ile nemli derileri vasıtasıyla gerçekleşirken, suda yaşayan türlerinde solungaç solunumu görülür. (Difüzyon: Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş.). Merkezi sinir sistemine sahiptirler. Halkalı solucanlara en tanınmış örnekler olarak toprak solucanı, sülük, poliket türleri gösterilebilir.

Yumuşakçalar :
     Çoğunluğu denizlerde olmak üzere, tatlı sularda ve karada yaşayan türleri bulunan bu yaşam formunun vücut yapısı yumuşak ve segmentsizdir (bölmesizdir). Kabuklu türleri de bulunur. Üyelerinin büyük bölümünün solungaç solunumu yaptığı bu grupta genellikle açık dolaşım gözlemlenir. İç organları örten ince bir deri tabakası (manto) ve karın bölgesinde kaslı bir ayağa sahiptirler. Eşeyli üreme yolu ile çoğalırlar. Yumuşakçalara en tanınmış örnekler olarak, Mürekkep Balığı (Kalamar ve Sübye), Ahtapot, Kiton, Salyangoz, Sümüklü Böcek, Limpet, Midye türleri gösterilebilir.

Eklem Bacaklılar :
     Omurgasız hayvanların kara hayatına en iyi uyum sağlamış grubu olarak hayvanlar aleminin en geniş şubesi olarak bilinir. Bilinen, kayıt altına alınmış türlerin yaklaşık ¾’ünü içerir. Kitinden oluşmuş dış iskelete sahip bu canlıların vücutları baş, göğüs, karın olarak üç bölümden oluşur. Ağız yapıları beslenme tarzlarına göre değişiklik gösterebilen, sindirim sistemleri tam gelişmiş olan eklem bacaklılar grubunda etçil, otçul ve hem etçil, hem de otçul beslenen türler mevcuttur. Eklem bacaklıların gözleri, sinir sistemleri ve diğer tüm duyu organları çok iyi gelişmiştir. Kılcal damar içermeyen açık dolaşım sistemine sahip olan eklem bacaklıların kas yapıları çoğunlukla çizgili kaslardan oluştuğu için hızlı hareket kabiliyetine sahiptirler. Eklem bacaklılarda eşeyli üreme ve iç döllenme görülür. Eklem bacaklılar 4 ana başlık altında incelenir;

     - Böcekler
     - Örümceğimsiler (Araknidler)
     - Kabuklular
     - Çok Ayaklılar

a – Böcekler :
     Hayvanların en kalabalık grubunu oluşturan böcekler, genellikle karada yaşarlar. Baş, göğüs, karın olarak üç bölümden oluşan vücuda sahiptirler. Genellikle iki çift kanada ve üç çift bacağa, başta ise bir çift antene sahiptirler. Trake solunumu yaparlar. Gelişimlerinde genellikle başkalaşım gözlemlenir. Çekirge, karınca, arı, termit gibi türler en öne çıkan böcek örnekleridirler.

b – Örümceğimsiler (Araknidler) :
     Suda yaşayan veya parazit olarak yaşayan türleri olsa da genellikle karasal hayvanlardır. Antenleri olmayıp, dört çift eklemli bacağa sahiptirler. Trake veya kitapsı akciğer solunumu yaparlar. Örümcek, akrep, mayt(akar), kene türleri bu grubun en öne çıkan örnekleridirler.

c – Kabuklular :
     Bu grubun geneli denizlerde ve tatlı sularda yaşam sürer. Solungaç solunumu yapan kabukluların başlarında iki çift anten bulunur. Kitinden oluşmuş kabuklu dış iskeletleri, yarık ayak şekilli bacakları vardır. Baş ve göğüs birbirine kaynamış yapıda olmak üzere, vücutları baş, göğüs, karın olarak üç bölümden oluşur. Çoğu ayrı eşeyli, iri yapılı olup, türlere göre bacak sayıları farklılık göstermektedir. Karides, yengeç, ıstakoz, siklops (Cyclops), balina biti, su piresi (Daphnia), langust, tespih böceği türleri bu grubun en öne çıkan örnekleridirler.

d – Çok Ayaklılar (Çok Bacaklılar) :
     Ayak adetlerinin çokluğundan dolayı bu şekilde isimlendirilen bu grup eklem bacaklılar şubesinin bir alt şubesini temsil ederler. Karada yaşarlar ve yaklaşık 13000 türü bulunmaktadır. Ay ayaklı örnekleri de vardır. Basit yapılı gözleri ve bir çift antenleri bulunur. Vücut segmentlerinden (bölüm) çıkan bacak sayısına göre “Kırkayaklar” ve “Çıyanlar” olarak iki gruba ayrılırlar. Çıyanlarda her segmentten bir çift bacak çıkarken, kırkayak türlerinde her segmentten iki çift bacak çıkar. Halk arasında da kırkayak ve çıyan olarak bilinen tüm türler bu grubun en öne çıkan örnekleridirler.

Derisi Dikenliler :
       Su hayvanlarının bir kolunu oluşturan bu grup denizlerin zemininde sürünerek yaşam süren omurgasız hayvanlar şubesidir. (Echinodermata). Acı sularda rastlanabilen türleri olsa da, tamamen tatlı sularda yaşam süren türüne henüz rastlanmamıştır. Gövdelerinin içini ağ gibi saran, içi sıvı dolu su-damar sistemi bulunur. Bu su-damar sistemi vücutlarının altında tüp ayak olarak adlandırılan çıkıntılar ile bağlantılıdır. Tüp ayaklarını kullanarak vakum etkisi yaratıp yüzeye tutunabilir, kendilerini çekerek hareket edebilirler. Bu tüp ayaklar beslenme ve boşaltım işlemlerinde de görevlidirler. Hareketleri esnasında aynı zamanda vücutlarını saran dikenlerini de hareket ettirerek yol kat ederler. Derisi dikenlilerin hemen hemen hepsinde bir iç iskelet bulunup, bu iskeleti genellikle dikenler taşır. Bu grupta eşeyli üreme ve dış döllenme görülür. Bu grup altındaki bazı türlerin kendini yenileme (rejenerasyon) yeteneği çok gelişmiştir. Bu sınıfa özgü olan “ambulakral” dolaşım sistemine sahiptirler. (Ambulakral: Derisi dikenliler grubunda hareket etme, beslenme, boşaltım, dolaşım ve soluk alma gibi işlevler için kullanılan hidrolik bir sistemdir.). Deniz kestanesi, deniz hıyarı, deniz yıldızı, yılan yıldızı, deniz zambağı türleri bu grubun en öne çıkan örnekleridirler.

2. İLKEL KORDALILAR:
     “Kordalılar” basamağı, hem “ilkel kordalılar” hem de “omurgalılar” gruplarını kapsayan sınıflandırma basamağıdır. İlkel kordalılar da “kordalılar” basamağı altında incelenmektedir. İlkel kordalılar grubuna dahil canlılar yaşamın belirli evresinde (genellikle embriyonik evrede) 4 ortak özelliğe sahiptirler;
     a – Notokord :  Sinir kordonu ve sindirim borusu arasında uzunlamasına konumlanmış iskelet görevindeki esnek çubuksu yapı. Kordatların (sırtipliklilerin) embriyonik evresinde gelişim aşamasında, sırtta (dorsal) ortada, boyuna uzanan, segmentsiz (bölümsüz) ve bükülebilir çubuk şeklinde, iskelet görevi gören uzantı olarak da açıklanabilir.
     b – Sırt Bölümünde İçi Boş Sinir Kordonu : Gelişmiş kordalılarda (Omurgalılar), embriyodaki notokord üzerinde bulunan bu yapıdan beyin ve omurilik oluşur.
     c – Solungaç Yarıkları :  Beslenme ve gaz alışverişinde görev alan, ağzın gerisinde bulunan yapıdır.
     d – Vücudun Arka Bölümünde Bulunan Kuyruk : Suda yaşayan türlerin çoğunda itici kuvvete yardımcı olan kaslı yapıdır.

     Denizlerde yaşam süren ilkel kordalılar dahilinde, “Tulumlular (Kuyruğu Kordalılar)” grubunun ergin bireylerinde sinir kordonu, notokord ve kuyruğa rastlanmaz. Bu grupta sadece larva döneminde kuyruk bölümünde notokord bulunur. Bu durumdan dolayı “Kuyruğu Kordalılar” olarak adlandırılmışlardır. Vücut yüzeyinde bulunan selülozik örtü sebebiyle de “Tulumlular (Tunicata)” olarak da adlandırılmaktadırlar. Bu canlı formları kordalı karakteristiğinin tamamını ergin yaşam evresinde taşırlar. Birkaç santimetre boyunda şeffaf bir balık görünümündeki amfiyoksüs (batrak) bu grubun en öne çıkan örneklerinin başında gelir.

3. OMURGALILAR:
     Omurgalılar (Vertebrata), hayvanlar aleminin Kordalılar (Chordata) şubesine ait bir alt şubedir. Bu grup altında incelenen canlıların en öne çıkan karakteristik özelliklerinin sıralı omurlardan oluşmuş omurgaya sahip olmaları durumundan dolayı bu grup “Omurgalılar” olarak adlandırılmaktadır. Embriyonik evrede çok kısa bir süre gözlemlenen notokordun yerini belli bir süre sonra omurlardan oluşmuş omurga alır. Omurgalılar kemik ve kıkırdaktan oluşmuş bir iç iskelete sahiptirler. Omurgalılarda kapalı dolaşım sistemi gözlemlenir. Alyuvarlarında bulunan hemoglobinden dolayı kanları kırmızı renktedir. Akciğer veya solungaç solunumu yaparlar. Bazı türlerde embriyonik evrede solungaç yarığı gözlemlenir. Bazı türlerin ergin bireylerinde kuyruk uzantısı körelmiş, kaybolmuş durumdadır. Gelişmiş boşaltım sistemine sahip oldukları gibi, boşaltım bir çift böbrek vasıtasıyla gerçekleştirilir. Boşaltım ve üreme organı açıklıkları, tek veya ayrı ayrı olarak bulunur. Kalplerinde en az iki, en çok dört boşluk bulunur. Vücut bilateral (iki taraflı) simetriktir. Baş, gövde ve kuyruk olmak üzere üç kısma ayrılmıştır. Omurgalıların birçoğunda omurgaya iki çift ön ve arka üyeler de tutunur. Vücut boşluğu (sölom) sadece gövdede yer alır. Sindirim kanalı ise bel kemiğinin karın (ventral) tarafında yer alır. Kafatası içinde korunan gelişmiş bir beyin bulunur.
     Omurgalılar, 5 sınıfta incelenir;
     - Balıklar
     - İki Yaşamlılar (Amphibia)
     - Sürüngenler
     - Kuşlar
     - Memeliler

Balıklar :
     Balıklarda solungaç solunumu görülür. Balıklar 3 ana başlık altında incelenir;
     - Çenesiz Balıklar
     - Kıkırdaklı Balıklar
     - Kemikli Balıklar

a – Çenesiz Balıklar :
     Bu gruptaki balıklarda çene kemiği ve diş bulunmadığı gibi vücutlarında pul, yüzgeç bulunmaz. Ergin bireylerde notokord bulunmaktadır. Çenesiz balıkların bazı türleri parazit olarak yaşam sürerler. Parazit türler diğer balıklara veya deniz canlılarına ağızları ile tutunarak, onların kanlarını, vücut sıvılarını emerek yahut vücut yüzeylerinde ve derilerindeki mikroorganizmaları, türün avlarını parçalarken çevreye yaydığı gıda parçacıkları gibi seçenekleri tüketerek yaşamlarını sürdürürler. Kas, sinir, duyum, dolaşım ve daha ilkel balık türlerininkine benzer boşaltım sistemleri bulunur. Myxini ve Petromyzon bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

b – Kıkırdaklı Balıklar :
     Kıkırdaktan bir iç iskelete sahip bu balıklar yüzme kesesine sahip olmadıkları için batmamak için sürekli hareket etmek zorundadırlar. İskeletleri birbiriyle birleşmiş omurlardan oluşur. Kıkırdaklı balıklarda iç döllenme görülür. Bazı türleri yavrularını doğururlarken, bazıları ise döllenmiş yumurtalarını suya bırakırlar. Vücut sıcaklıkları çevreye bağlı olarak değişen (poikloterm) balıklardır. Derileri bol miktarda mukus bezi içerdiği gibi, plakoid pullarla kaplıdır. Ağızlarında çok sayıda diş bulunan bu balık türleri tek ve çift yüzgece sahip olup, ventral (karın) yüzgeçler erkeklerde değişikliğe uğramış, kopulasyon (çiftleşme) organına dönüşmüş durumdadır. Kuyruk (kaudal) yüzgeci çatallı biçimdedir. Kalpleri ise bir kulakçık ve karıncık olmak üzere iki gözlü yapıdadır. Alyuvarları çekirdekli ve oval yapılı olup, solungaçları 5-7 çifttir. Köpek Balığı, Tırpana, Vatoz türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

c – Kemikli Balıklar :
     Derileri pullarla kaplı olan bu balıklar kemikten oluşan bir iç iskelete sahiptirler. Yüzme keseleri bulunan bu türler solungaç solunumu yaptıkları gibi, içinde sürekli kirli kan bulunan kalpleri iki odacıktan meydana gelir. Soğuk kanlı canlılardır. Bazı türlerinde iç döllenme gözlenip, doğum gerçekleştiği görülebilse de çoğu türde dış döllenme görülür. Lüfer, Ton Balığı, Ringa, Alabalık, Deniz/Tatlı Su Levreği türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

İki Yaşamlılar (Amphibia) :
     Gelişimlerinde genel olarak başkalaşım gözlemlenen bu türler yaşamlarının bir kısmını suda, bir kısmını da karada geçirdikleri için “İki Yaşamlılar (Amphibia)” olarak adlandırılırlar. Ergin evrede akciğer ve deri solunumu yapan iki yaşamlılar larva evresinde solungaç solunumu yaparlar. İki yaşamlılar soğukkanlı hayvanlar olup, grubun en önemli örneği kurbağalardır. İki yaşamlılar, değişken sıcaklıklı (ektotermik) hayvanlardır. Kış uykusuna yatarlar. Omurgalı hayvanların su dışında yaşayan ilk grubunu oluşturmaktadırlar. Kalpleri iki kulakçık bir karıncıklıdır. Genellikle dış döllenme görülür ve gelişme suda tamamlanır. Bu gruba dahil türler “Lissamphibia” alt sınıfından olup 3 takıma ayrılırlar; “Kuyruksuz İki Yaşamlılar (Anura)” takımından türler kurbağa, “Kuyruklu İki Yaşamlılar (Caudata)” takımından türler semender olarak adlandırılırken, “Ayaksız İki Yaşamlılar (Gymnophiona)” takımından türler ülkemizde yaşam sürmediği için herhangi bir Türkçe adlandırma ile anılmamaktadırlar. Kurbağa ve semender türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

Sürüngenler :
     Sürüngenler akciğer solunumu yaparlar. Vücutlarında deri üzerini kaplayan keratin yapılı pullar bulunur. Deri solunumu gözlenmez. Karıncık yarım perde ile ayrılmış şekilde, kalpleri 3 odacıktan meydana gelir. (İstisna olarak timsahlar 4 odacıklı kalbe sahiptirler.). Kış uykusuna yatan soğukkanlı canlılardır. Sürüngenlerde iç döllenme görülür ve gelişme dişinin vücudu dışında gerçekleşir. Ancak bazı türleri doğurur. (Ovoviviparite: Yumurtaları vücut içerisinde gelişen hayvanlar olup, yumurtalar dişinin oviduct veya uterusuna yerleşir. Embriyo gelişimini burada tamamlar ve gelişim tamamlandıktan sonra yumurta burada açılır ve yavru annenin karın boşluğuna düşüp sonrasında da annenin vücudunu terk eder. Embriyo gelişimi boyunca yumurta içindeki besinden faydalanarak gelişimini sürdürür. ( Bazı sürüngenler ve balıklar)). Yılan, kertenkele, kaplumbağa, timsah türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

Kuşlar :
     Genel olarak tüylü, kanatlı, sıcakkanlı, yumurta ile üreyen, omurgalı hayvanlar olarak açıklayabileceğimiz bu gruptaki hayvanlar akciğer solunumu yaparlar. Akciğerlerine bağlı hava keseleri vücut ağırlıklarını azaltıp, dengeleyerek uçmayı kolaylaştırır. Aynı zamanda iskelet yapıları uçmaya çok uyumlu özellikler taşıyıp, kemiklerinin çoğunun içi boştur. Kuşlar sıcakkanlı hayvanlar olup, kalpleri dört odacıktan oluşur. Dolaşım sistemlerinde kirli ve temiz kan birbirine karışmaz. Keratin yapıdaki gagaları, beslenme tipine göre farklı şekillerde olabilirken, çenelerinde diş bulunmaz. Kuşlarda iç döllenme görülür. Yavru gelişimi vücudun dışında gerçekleşir. (Yumurta ile çoğalma). Deve kuşu, ördek, papağan, baykuş, ispinoz, ağaçkakan, güvercin, şahin, kartal, penguen gibi türler bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

Memeliler :
     Dişilerinde bulunan meme bezleri ile hem dişi hem erkek bireylerinde bulunan ter bezleri, kıl, işitmede kullanılan üç orta kulak kemiği ve beyinlerinde yer alan “neokorteks” bölgesi ile diğer canlı türlerinden ayrılan omurgalı hayvan sınıfı “Memeliler” olarak adlandırılır. Bu grubun en gelişmiş üyesi de insandır. Memelilerin vücutları genellikle kıllarla örtülüdür. Akciğer solunumu yaparlar. Akciğerlerinde “alveol” denilen hava kesecikleri bulunur. Diyafram kasına sahiptirler. Dişileri süt bezlerine sahiptirler. Olgun alyuvarlar solunum yüzeyinin artırılabilmesi için çekirdeklerini kaybetmişlerdir. Memeliler çift ve karmaşık dolaşım sistemine sahip, sabit vücut sıcaklıklı (sıcak kanlı) hayvanlardır. Kalpleri dört odacıktan oluşup, dolaşım sistemlerinde temiz ve kirli kan birbirine karışmaz. Beslenme şekillerine göre Etobur (Karnivor), Otobur (Herbivor), Hepçil (Omnivor) olarak üç grupta incelenebilirler. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu ise; Etobur (Karnivor) terimi ile Etçil (Carnivora) terimi karıştırılmamalıdır. “Carnivora” (Etçiller) sadece memeliler sınıfının bir takımı iken, Etobur (Karnivor) terimi tüm canlıların et ile beslenen türleri için kullanılır. Beslenme şekillerine göre evrimleşmiş dişlere sahip olup, köpek dişleri, azı dişleri, kesici dişler gibi farklı yapıda ve görevdeki dişlere sahiptirler. Memelilerde eşeyli üreme ve iç döllenme gözlemlenir. “Theria” alt sınıfı doğurarak çoğalırken “Prototheria” alt sınıfı yumurtlayarak çoğalır. Döllenme sonucu oluşan zigot gelişerek embriyoyu meydana getirir. Embriyo gebelik süresince gelişimini dişi canlının vücudunda tamamlar. Doğumdan sonra dişi memeli yavrusunu (veya yavrularını) yavru gelişimi için gerekli bileşenleri içeren zengin içerikli sütü ile besler. Memelilerin vücut yapısı sıcak ve soğuk hava koşullarına karşı uyum sağlayabilecek özelliklere sahiptir. Karasal memelilerde kalın kış kürkü (yaz ve kış dönemlerinde mevsimlik kürk değişimi gözlemlenir), deniz memelileri için deri altında kalın bir yağ tabakası veya yağlanmış bir kürk hava şartlarına uyum sağlamayı kolaylaştıran özelliklerdir. Bazı memeli türleri yaz/kış kış uykusuna ihtiyaç duymazken, bazı memeli türleri kış uykusuna yatarak uykuya yatmadan önce yiyecek kaynaklarının bol olduğu sıcak havalarda vücutlarına depoladıkları yeterli kalorileri minimum metabolizma hızı ile değerlendirerek, minimum enerji tüketimi ile gıda kaynaklarının azaldığı kış aylarını geçirirler. Memeliler üç ana grup altında incelenmektedir;
     - Plasentalı Memeliler
     - Keseli Memeliler
     - Gagalı Memeliler

a – Plasentalı Memeliler :
     Memelilerin en yaygın grubunu oluşturan plasentalı memelilerde embriyo gelişimi dişi bireyin döl yatağı içinde gerçekleşir ve tamamlanır. Ayı, gergedan, kirpi, lemur, fil, yunus, zürafa türleri ve insan bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

b – Keseli Memeliler :
     Amerika ve Avustralya’da yaşayan bu memeli grubunun dişileri kısa bir gebelik süresinin sonunda gelişimini henüz tamamlamamış yavruları doğurduktan sonra yavruları karınlarındaki keseye alırlar. Yavrular karındaki bu kese içinde bulunan süt bezlerinden beslenerek gelişimlerini bu kese içinde tamamlarlar. Kanguru, koala, opossum türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

c – Gagalı Memeliler :
     Yeni Gine ve Avustralya’da bulunan bu memeli grubunun dişileri yavrularını yumurtlayarak dünyaya getirirler. Yumurtlayan tek memeli grubudurlar. Yumurtada gelişimini tamamlayıp, yumurtadan çıkan yavrular kendilerini besleyecek duruma gelene kadar meme uçları olmayan annelerinin kürklerinden süt emerek beslenirler. Ornitorenk, dikenli karıncayiyen türleri bu grubun en öne çıkan örneklerindendirler.

Barış ARISOY