Bölüm: Basidiomycota
Sınıf: Agaricomycetes
Takım: Agaricales
Aile: Amanitaceae
Ölümcül ZEHİRLİ olup, doğal mantar toplayıcılığı ve tüketiminde çok dikkat edilmesi gereken bir türdür. Bu türde şapka 5 – 15 cm çapında, genç mantarlarda konveks, gelişmiş mantarlarda ortası düz yapılıdır. Mantarın yaşam evreleri baz alınarak, gelişim sürecinde sırası ile şapka önce yumurta, sonra çan, sonra yarım küre, sonra konveks (dışbükey) ve en son gelişkin evrede ise düz formdadır. Şapka genç örneklerde özellikle merkezde daha koyu, şapka yanlarında doğru renk tonu açılmak suretiyle zeytin yeşili, zeytin sarısı, parlak haki, uçuk benzin yeşili renk tonları arasındadır. İleri yaşam evrelerinde şapka gelişip büyüdükçe (özellikle şapka düzleşince) şapka rengi giderek açılır ve beyaz/uçuk zeytin yeşili arası koyudan açığa geçişli renk alır. Gelişkin evrede şapka kenarları düz olup, lameller tırtıklı yapıda şapka yanlarında belirgindir. Etli kısım beyaz renktedir. Sap ve şapkanın dokusu oldukça kırılgan özelliktedir. Mantar kesildiği zaman etli kısmın rengi değişmeyip, beyaz kalır. Bu türün kokusu çok bariz bir kokuya benzetilemese de, özellikle ergin ve yaşlı örneklerde öyle çok da hoş olmayan kuru gül kokusuna benzer kokuya sahiptir. Çürümeye yüz tutmuş örnekler rahatsızlık verecek, hoş olmayan kendine has bir koku yayarlar. Lameller sık yapılı (sık aralıklı, birbirine yakın), saptan serbest yapıda ve beyaz renk tonlarındadır. Genç örneklerde lameller beyaz renkte iken, ileri erginlik ve yaşlılık evresindeki örneklerde uçuk pembe/krem rengi tonlarına döner. Yaşlılık evresindeki örneklerin şapkaları kenarlardan çatlama eğilimindedir. Sap 6 - 15 x 1 - 2,5 cm silindirik yapılıdır. Sap genellikle kökten şapkaya doğru, kalından inceye doğru simetrik ilerlese de, düz silindirik saplı örneklere de rastlanabilmektedir. Amanita ailesinin karakteristik özelliklerinden birisi olarak sap üzerinde bariz bir yüzük (etek) bulunur. Bu yüzük çok hassas yapılı olup kolayca yırtılarak sap üzerinden ayrılabilir.(Amanitaların sap üzerinde bulunan yüzük yapısının sebebi, gelişim evresinde içinde bulundukları koruyucu yumurta zarının gelişimle beraber yırtılarak, ileri süreçte sapın üzerinde kalması durumdan kaynaklı bir durumdur.). Sapın zeminle buluştuğu noktada volva (zarf, çorap) bulunur. Amanita ailesinin en büyük karakteristik özelliklerinden birisi de gelişim evrelerinin toprak üstündeki birincil evresinde mantar volva yapısının içinde korunur (yumurta gibi) ve gelişimini devam ettirir. Zamanla gelişen mantar bu zarı yırtarak büyümeye devam eder (yumurtadan çıkan yavru kuş gibi) fakat volva sapın zeminle buluştuğu noktada sürekli olarak kalır. Sap rengi beyaz olup, birçok örnekte beyaz zemin üzerinde şapka uçuk zeytin yeşili tonlarda hareli görünüm vardır. (Beyaz yüzey üzerinde uçuk zeytin yeşili kırçıllar vardır.). Sapın zeminle birleştiği, volva içindeki noktası bariz şekilde yumru (soğan gibi şiş) şeklinde dolgundur. Spor rengi beyazdır. Yaz ve Sonbahar aylarında yetişir. Özellikle yayvan yapraklı ağaçlar altında olmak üzere, ibreli ağaçların bulunduğu yerlerde de görülebilir. Özellikle sert yapılı meşe, kayın, kestane gibi geniş yapraklı ağaçlarla mikoriza oluşturur.
Amanita phalloides dünya geneli ve Türkiye'de de mantar tüketiminden kaynaklı zehirlenme sebepli ölüm vakalarının ortalama %90 'ından sorumlu mantar türüdür. Öldürücü doz, bazı kaynaklarda tüketen kişinin kütlesel vücut ağırlığı başına 1 gr (70 kg insanda 70 gr), bazı kaynaklarda ise kişinin kütlesel vücut ağırlığının 1/10 değerinden elde edilecek sayının gram olarak ele alınması gerektiği (70 kg insanın 7 gr) yönünde belirtilmektedir. Fakat, A. phalloides zehirlenmesinden gerçekleşen ölüm vakalarının kayıtları incelenerek oluşturulan bilimsel kayıtlar bu mantar türünün dünyanın en tehlikeli, zehirli türlerinin başını çektiğini, genel olarak mantarın 1 tanesinin tüketimi ile ölümcül dozun alındığını kanıtlamaktadır. Bu grupta zehirlenmelere sebep olan bileşikler genel olarak Amatoksin, virotoksin ve fallotoksin olarak iç ayrı grupta incelenmektedir. A. phalloides birçok zehirli bileşik içerir, fakat zehirlenme konusunda en öne çıkan etken amatoksinler olup, α-amanitin birincil derecede rol oynar. Özet olarak değerlendirilecek olursa, bu türün yarattığı zehirlenme şeklinde α-amanitin karaciğer hücrelerindeki protein sentezinin sona ermesine, dolayısıyla hücrelerin ölmesine neden olur. Bunun basitçe karşılığı, karaciğer yıkımıdır. Karaciğerin yanında bu böbrekler ve beyin üzerinde de yıkım yaratarak ölüme sürükler. Yani Amanita phalloides zehirlenmelerinin ölüm üçgeni karaciğer, böbrekler ve beyin üzerinde gerçekleşen ölümcül hücre yıkımına dayalıdır. Bu türün zehirlenme vakalarında alınan doz çok önemli olup, çok küçük gramajlar dahi ölümcül derecede yeterli olduğu için, ölüm riski %50 - %90 arasındadır. Hayatta kalma şansının yüzde oranı alınan doz ve erken tanı ile doğru orantılıdır. Bu tür en ölümcül mantar türlerinin başını çekerek, içerdiği toksinler hakkında yıllarca yapılan ayrıntılı araştırmalara rağmen, insan vücudundaki etkilerine karşı hiçbir panzehir henüz üretilebilmiş değildir. Zehirlenme vakalarında uygulanan tedavi, acil olarak yapılan tetkiklerin sonucuna ve aciliyetine göre,Penicillin-g, Hemoperfüzyon, Silibinin, Resütasyon (Aktif Karbon), Gastrik lavaj , Plazmaferez, Hemofiltrasyon, Hemodiyaliz, Karaciğer Transplantasyonu gibi süreçler gerektirir. Bu süreç çok sancılı ve zor bir süreçtir ki, bu türün zehirlenme vaka kayıtları incelendiğinde birçoğunun ölümle sonuçlandığı görülebilmektedir. Kurtarılabilen vaka kayıtlarından incelendiğinde ise, hasta kurtarılmış dahi olsa kalıcı ciddi böbrek ve karaciğer hasarlarının kaçınılmaz sonuçlar olarak kayda geçtiği görülebilmektedir. (Kurtarılma kayıtları çok azdır. Hastanın aldığı doz, vücut dirayeti, vücudun yapılan tedavi sürecine verdiği tepki/karşılık gibi süreçler negatif/pozitif rol oynayacak etkenlerdir.). Bu türün zehirlenmesindeki süreç; ilk 5-24 saat arası kuluçka sürecidir ki hiçbir belirti görülmeyebilir. Hatta, bu türü yenilebilir türlerle karıştırıp yiyen bir kişi hemen ardından gelen 24 saatlik süreç içerisinde herhangi bir belirti görmediği için diğer yemek öğünlerinde ikinci ve üçüncü doz olarak fazladan kalan mantar yemeğinden ekstra dozlar alarak ölümünü garantileyebilir. (Ölüm kayıtlarında bulunan vakaların bazılarında, hasta ölmeden önce yapılan tıbbi sorgulama kayıtlarında da bu örneklere rastlanmaktadır.). Yani birçok kişinin yanlış bildiğinin aksine, "Her mantar zehirlenmesi belirtileri, yedikten dakikalar sonra ortaya çıkmayabildiği gibi, belirtilerin ortaya çıkması saatler, hatta birkaç gün dahi sürebilmektedir.". 12-24 saat arası süreçte yoğun şekilde dehidratasyon (sıvı kaybı), hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü),gastroenterit (bağırsak enfeksiyonu) gözlemlenebilirken, genel durumda iyileşme hali de gözlemlenebilirken karaciğer enzimlerinde yükselme gözlemlenir. 24-48 saat arasında da böbrekler ve karaciğer yetmezliği baş gösterir, ardından koma ve ölüm gelir. Koma süreci hastanın aldığı doz, vücut dirayeti, vücudun yapılan tedavi sürecine verdiği tepki/karşılık gibi süreçler koma süresini etkilerken, ölüm bir hafta ile on gün sonrasına kadar ölüm gerçekleşmeyebilir. Ama sonuç kaçınılmazdır. Bu süreçlerin yaşandığı bazı hastaların çok iyi gözlem altında tutulması ve tedavi sürecinin olabildiğince uzun tutularak, hasta üzerinde çok temkinli kararlar alınması gerekmektedir. Bazı vaka kayıtlarında, ölüm gerçekleşmeden önce gözlemlenen yalancı iyileşme hali karşısında aceleci karar veren hekimlerin hastayı erken taburcu ederek tedaviyi kesmeleri sonucu kısa sürede ölüm gerçekleştiği resmi hastane kayıtlarından incelendiğinde görülebilmektedir.
Öldürücü dozda amanitin içeren Amanita phalloides ve kardeşleri Amanita verna, Amanita virosa gibi, Galerina marginata, Lepiota helveola gibi birçok türün sebep olduğu zehirlenme sendromlarına genel olarak "Phalloides Sendromu" adı verilir. Bu türlere çok dikkat etmek gerekmektedir.
Yapılan tarih araştırmalarında, Amanita phalloides türünün başta eski Yunanlılar ve Romalılar başta olmak üzere birçok medeniyet tarafından cinayet/suikast silahı olarak kullanıldığı görülmektedir. Öldürülmek istenen kişinin yemeğine bu mantardan yeterli miktarda karıştırmak veya öldürülmek istenen kişinin yemesi için hazırlanan yenilebilir mantar yemeğinin içine bu mantardan ölümcül dozda karıştırmak yoluyla tarih sahnesinde kullanıldığı bilinmektedir. Amanita phalloides zehirlenmesinin gerçekleşebilmesi için, mantarın gıda olarak tüketilmesi ve sindirim sistemine geçerek, sindirime katılması gerekmektedir.Tarih sahnesinde birçok köy ahalisinin, birçok ailenin zehirlenme sonucu toplu ölümlerine sebep olması beraberinde kazandığı nam olarak "Köygöçüren, Evcikkıran, Ölüm Meleği" olarak bilinen bu tür çok iyi tanınmalı ve bu türe karşı çok dikkatli yaklaşılmalıdır. Fiziksel olarak görüntüsüyle yenilebilir mantar türlerine benzetilerek hataya düşülüp gıda olarak tüketiminin ölümle sonuçlanabileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır.